3 Mart 2014 Pazartesi

Garipçe Bir Yer

 
 
Adı gibi garip; garipleşmiş...Garipçe bir yer...Bilim-kurgu filmlerinden fırlamışçasına çift başlı, güzel yüzlü, ve ucubik...Yıllar öncesinde, pırıl pırıl denizinin dibinde fotoğraf çektirdiğim, yıllar sonra aynı yerde gözlerimin dolduğu bir garip mahvoluş...Gökyüzünün uçsuz bucaksızlığını yırtarcasına arşa kafa tutan devasa beton birikintisinin, bu eşsiz manzaranın ortasındaki manasızlığının ironisi...

Öte yandan adının hissettirdikleri gibi bir garip umut; trafikteki eziyetin sonlanmasına dair...Aksini bile bile, yine de ummak kesilen ağaçların yerine yenilerinin geleceği ihtimalini...İçindeki tüm zehri kusan bir canavar gibi iğrenç ve çaresiz...

Bu kadar kötülüğün arasında yine de ayakta kalmaya çalışan bir balıkçı köyü, Asmaaltı'nda evinizin minik salonunda oturmuşcasına rahat, huzurlu bir kahvaltı keyfi ve herşeye rağmen henüz bozulmamış mis gibi bir hava...

Yani bir yanı yeşil, bir yanı mavi, bu tabloda en olmayacak yeri; tam da ortası gri, çirkin, beton, pis; işte öyle garip bir yer olmuş Garipçe...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder