5 Şubat 2014 Çarşamba

Kapattım Gözlerimi Adalet Bekliyorum

Yorgun gözlerim uykuya yenik düşmeden adalet bekliyorum son bir umut...

Adalet bekliyorum; sokak ortasında psikolojinin sınırlarını zorlarcasına içlerinde nefret biriktirmiş bir avuç şuursuz tarafından katledilen Ali İsmail için...Bir umut...

Adalet bekliyorum; en demokratik hakkının arkasında durmak için sokağa çıkan kitlenin arasına, bile isteye, nefret dolu bir hırsla sürülen araba ile öldürülen Mehmet Ayvalıtaş için...Bir umut...

Adalet bekliyorum; protesto için binlerin sokağa döküldüğü o gün kendisini destek olmak adına sokağa atan ve bir polis kurşunu ile kafasından vurularak öldürülen Ethem Sarısülük için...Bir umut...

Ve daha niceleri için bir umut...Sokak ortasında, evinde, babaocağında öldürülen; saldırıya, tecavüze uğrayan kadınlar için; çocuk gelinler saçmalığı için; acımasızca katledilen tüm fidanlar için; tüm adaletsizlikler, hukuksuzluklar için...

Kapattım gözlerimi adalet bekliyorum...

4 Şubat 2014 Salı

Anne Oldum Sanırım - 3

Herkes için sıralamadaki yeri farklı olsa da, taze annelik döneminde, uyku sorunu "en acılı" deneyimler arasında sayılabilecek bir diğer sıkıntılı durumdur. Kızım doğduğundan beri birbirinden çileli birçok farklı yöntemi denemiş bir anne olarak bu yazıyı, deneyimlerimi sizinle paylaşmak, hiç değilse aranızdan birini kurtarmak için yazıyorum.

Kızım ilk doğduğunda, cebelleştiği o gaz sancılarına da bir nebze ilaç olması açısından, istemsiz bir şekilde bulduğumuz "kucakta sallayarak tüm evi dolaşma" tekniğini uyguluyorduk. Bu şekilde onun o minicik karnının içerisinde birikip kalan gaz öbeklerini yavaş yavaş azad edip kızımı rahatlatmış oluyordum. Rahatlayan yavrucak da pat diye uyuyup kalıyordu. Ta ki bir gün kolumda "de quervain sendromu" olarak bilinen rahatsızlık kendini gösterene kadar. Ameliyattan bir önceki aşama olan atel ile yaşama mücadelesi kızımı farklı uyutma şekilleri denemeye itmişti beni.

Böylelikle ikinci yaratıcı çözümümü hayata geçirdim. Pusetin üzerine bağlı olan ana kucağını yere indirip kızımı onun içinde bir öne bir arkaya sallayarak, zaman zaman 40-45 dakika sürecek bir uyutma süreci sonucu, toplasanız 1 saat ancak uyutabildiğime sevinerek yola devam ettim. Hatta çok yorgun ve bitkin olduğum günlerde, yattığım yerden ayak parmak uçlarımla ana kucağını sallayarak hem onu hem de kendimi uyutmuşluğum çok oldu. Bu yeni sistem bizi oldukça uzun süre idare etti etmesine ama kızım her bebek gibi zamanın akışından daha hızlı büyüyordu. Uykuyu sevmeyen yapısı da tüm bunlara zemin hazırlayıp kızım kendi kendini ana kucağından kaldırmanın nasıl keyifli birşey olduğunu keşfedince bu uyutma yönteminin sonu da gelmiş oldu.

O günlerde, tam da uyku konusunda stresli günler yaşarken, yine blogger daki bir başka blogcu anne olan arkadaşımın uyku teknikleri hakkında internet ve çeşitli kaynaklardan topladığı bilgileri dinledim. (blogunu gezmek isteyenlere; hurremoldumben.blogspot.com) O şekilde de, bir internet ve sosyal medya kurdu olan ben, çocuk büyütme ve sağlıklı eğitim/gelişim konusunda internet deryasına dalmanın faydaları ile ilk defa karşılaştım.

Arkadaşımın vasıtasıyla, kızım sanıyorum 4-6 aylıkken denediğimiz ilk yöntem Ferber Yöntemi oldu. Bu yöntem genellikle, bizim gibi bebeğini uyuturken farklı ve yorucu birçok yöntem denemiş ama en sonunda böyle devam edilemeyeceğine karar vermiş annelerin ilk denemesi oluyor. Tüm uyku yöntemlerinde olduğu gibi, bu yöntemde de öncelikle bebeğinize bir uyku rutini oluşturmanız gerekiyor. Bizim uyku rutinimiz, öncelikle ılık ve keyifli bir banyo, sonrasında çeşitli gaz giderici ve rahatlatıcı masajlarla giyinme ve olmazsa olmazımız akşam sütümüz, son olarak da yatağa geçiş şeklinde oldu. Çocuğun bu rutine alışması için de uyku rutinimizi hep aynı saatlerde hep aynı şekilde yapmaya da özen gösterdik. Onu yatağa götürürken, anlamadığını bilsem de, ona hep "uyku zamanı", "şimdi uyumaya gidiyoruz" gibi uykuyu vurgulayan kısa ve sakin cümleler söyledim. Ses tonumun yumuşak, sakin ve oldukça sessiz olmasına özen gösterdim. Sonra Ferber Yöntemi'nin birçokları tarafından "zalim ve acımasız" olarak adlandırıldığı ağlatma seansı başladı. Bu aşamda, bebeğinizi güvenli bir şekilde yatağına/beşiğine yatırdıktan sonra, sakince odasından çıkıyorsunuz ve bebeğiniz ne kadar ağlarsa ağlasın ilk gün 3-5 dakikadan önce odaya girmiyorsunuz. Sonra odaya giriş sürelerinizi kendi kendinize uzatabilirsiniz. Odaya girişlerinizde önemli olan bebeğinizle herhangi bir ten teması kurmamanızdır; ama ben malesef bunu gerçekleştiremediğimden Ferber Yöntemini bir başka uyku yöntemi olan Tracy Hogg ile birleştirip odaya her girişimde kızımı yatır-kaldır yöntemi ile sakinleştirip ağlamasını bir nebze olsun sakinleştirip gerisin geri yatağa dönmesini sağladım. Tracy Hogg yönteminde aslolan bebeğin ağlatılmadan, kendini güvende hissederek uyutulmasıdır. Ayrıca bu yöntemde bebeğin gün içerisindeki aktivitelerinin de önemi büyüktür. Bebek uyanık olduğu saatler içerisinde aktif olmalı; yani halk arasındaki deyimi ile "bebek gün içerisinde yorulmalıdır". :)

Benim denemelerimden çıkardığım; Ferber ve Tracy Hogg yöntemlerinin her ikisinde de bir diğer önemli nokta yöntemleri uygularken kararlı olunmasıdır. Çünkü bebeklerin birbirinden farklı kırılma anları vardır. Yani bebekler kendince ebeveynlerini denerler. "Beni ne zaman yataktan alacak" şeklinde düşünüp basarlar ağlamayı. Ama sizin kararlı olduğunuzu anlayıp uyumaktan başka çareleri olmadığını anlayınca vazgeçerler. Örneğin ben ilk günkü o yoğun ağlamalı, kan revan geceden sonra, odaya giriş süremi 15 dakikada bire indirmiştim. En nihayetinde ilk gece 45 dakika, ikinci gece 30 dakika, üçüncü gece 20 dakika ağladıktan ve dördüncü gece 10 dakika mızırdandıktan sonra beşinci gece başarmıştım. Kızımın gözyaşları her seferinde yüreğimi delse de, başarmıştım :)

Aile bireylerinden gelen tüm olumsuz eleştirilere rağmen zor da olsa oturttuğum bu yöntem ile iki üç ay boyunca düzenli bir uyku düzeninin keyfini sürdükten sonra kızımın ilk dişleri kendini göstermeye başlamıştı. Kendilerini göstermelerinin yanısıra beraberlerinde getirdikleri uyku sorunu ve huysuzluk da cabası oldu. Böylece bir ikinci uyku denememizi de bir sonraki denemeye kadar rafa kaldırmış olduk.

Sonra yine uzunca bir süre kendi kendine uyuma yöntemini bırakıp anadan kalma ayakta sallama yöntemine istemsiz bir geçiş yaptık. O sırada kızımızı uzunca bir süre anneannesi ile İzmir'de yalnız bırakmamızın psikolojik etkileri de eklenince kızım odasından korkar, odaya girerken ağlar olmuştu. 

Bu sıkıntılardan hareketle kızımın bozulan sinirlerine karşı nasıl bir önlem alabileceğimi bilmeden çaresizlik içerisinde yellim yepelek pedagogumuz Monomente'den Açelya Hanım'a kendimi attım. Kendisine buradan birkez daha teşekkür ederim ki kızımda bir anne olarak keşfedemediğim birçok özelliği görmemi sağladı; kaynak kitap önerileri ile ufkumu açtı; ve tabii ki de asıl konumuz olan uyku sorunumuza çare oldu.

Açelya Hanım görüşmemiz sırasında Ferber ve benzeri amerikan akım uyku tekniklerinin başarılı olduğundan ancak bu tekniklerin tam da çocuklarını erken yaşlarda uçmaya teşvik eden, sonrasında da üzerlerinden ellerini eteklerini çeken amerikan aile yapısına uygun olduğunu uzun sosyolojik bulgularla açıkladı. Buna nazaran, bizim toplumumuzdaki gibi, çocuk büyüyüp yuvasını kurmuş olsa bile aile korumacılığının bitmediği, sıkı aile bağlarının devam ettiği toplumlara daha uygun olduğunu düşündüğü ve kendi kızında da başarılı olduğu Ferber benzeri yeni bir sistemi bana anlattı.

Bu sisteme bir ay kadar önce başladık ve şu anda hayallerini kurduğumuz rahatlığın keyfini sürüyoruz. Bu sistem de özetle ayni diğer yöntemler gibi çocuğun ağlayarak uyumasını ve bu şekilde kendi kendine uyumayı öğrenmesini hedefliyor. Tek bir farkla...Bu sistemde, çocuğunuza fazlasıyla güven vererek, o uyuyana kadar onun yanında yatağında siz de yatıyorsunuz. İlk gece bebeğiniz, siz yanında olmanıza rağmen, ağlıyor, tepiniyor, inmek istiyor, sizi rahatsız edebiliyor, konuşmak istiyor ve asla yatağa sırtını koymak istemiyor. Ama sonrasında aniden (benim denememde yatağa yatışımızdan tam 55 dakika sonra) hoppp uykuya dalıveriyor. Mucize gibi...:)

Bu şekilde ilk ve ikinci haftayı devirdikten sonra bir ömür boyu yatağa girip çıkmanın mantıksızlığı üzerine düşünüp yine Açelya Hanım'ın kapısını çalınca yöntemin ikinci aşamasına geçiş yapmış bulunuyoruz. Bu aşamada da, yatağa girmek yerine yatağın veya beşiğin yanına bir sandalye koyup orada oturarak, gerekirse belki ninni söyleyerek veya masal anlatarak bebeğinizin kendi kendine uykuya dalmasını bekliyorsunuz. Yine bu aşamada da ilk gece en zor olanı. Bebeğiniz bu yeni aşamaya da direnebiliyor, yataktan kalkmak isteyebiliyor, ağlayabiliyor, sizi yatağa isteyebiliyor ama önemli olan yine sizin dirayetiniz. Her seferinde sevgi dolu bir şekilde onu yeniden yatağına yatırıp ona orada, yanında olduğunuzu hissettirmek süreci oldukça fazla hızlandırıyor. Kızımın bu ikinci aşamaya geçişi biraz kolay aynı zamanda biraz da zor oldu diyebilirim. Çok şükür o ilk gecede ağlama veya tepinme krizleri yaşamadık. Ama kızım sürekli beni yatağa çağırıp durdu. Direnebildiğim kadar direndim ama o gece çok rahatsız olduğumdan en azından yöntemin tümü boşa gitmesin diye yatağa yanına girdim. O gece bu hareketimle çok rahatladığını ve varlığıma güvendiğini hissettim. Yanına gider gitmez uykuya dalmıştı :) Ondan sonraki geceler hiçbir sıkıntı yaşamadan, ben yanında sandalyede otururken kızım mışıl mışıl uykuya daldı. Sadece kızım uykuya dalma aşamasında kendisiyle konuşulmasından hoşlanmadığından yanında otururken ona hiç masal okumadım :) Ninni de söylemedim çünkü bu sefer de ninniye eşlik etmek isterken uykuyu kaçırdığını farkettim :) Dolayısıyla onun yanıbaşında beklerken bu iki öneriyi de yerine getirmedim. Bebeklerinizi en iyi sizler tanıyabileceğinizden bu aşamada seçim de sizin olmalı, deneyerek bebeğinizi hangisinin rahatlattığını çözmelisiniz diye düşünüyorum.

O gün bugündür de ikinci aşamayı uygulamaya devam ediyoruz. Hatta son birkaç gündür öğlen uykularımızda da bu şekilde uyumaya başladık diyebilirim :) Sanıyorum bir sonraki ve son aşamamız yavaş yavaş uzaklaşma yöntemini, halihazırda kullandığımız bu yönteme entegre etmek olacak :)

Böyle bakınca, bilinen tüm yöntemlerden bir parça alarak harmanlanmış, ortaya karışık bir yöntem gibi gözükse de, bizzat tarafımdan denenmiş ve test edilmiş bir yöntem olarak tüm yeni ve/veya bebeğinden yana uyku sorunu yaşayan annelere şiddetle tavsiye edilir. Tabii her yazımda belirttiğim gibi, bebekler birbirlerinden farklılık gösterebileceğinden, yöntemin bebeğinize uygunluğunu öncelikle doktor ve/veya varsa pedagogunuza danışmanızı da tavsiye ediyorum. (Ama merak etmeyin!!! Hadi bir cesaret uygulayın başarın ve sonucun keyfini sürün :) )

Tam da konuya uygun bir bitirişle; Tatlı huzurlu mutlu güzel uykular :)