12 Mart 2014 Çarşamba

Berkin Elvan ve Abileri

Birseyler yazmaliyim bu gece. Okuyanlar icin birseyleri degistirecek bir suru sey yazmaliyim. Olumlerin arkasindan boyle kolaylikla, boyle izansizlikla, boyle yuzsuzce kendinden olmayani, sirf baska partiyi savunuyorlar diye onlara olmeyi hak goren mesajlari; "cocuk ekmek almaya gitmiyormus, elinde sapan varmis" sacmaliklarini, o da tutmayinca orada ne isi varmis sorgulamalarini; beriki icin olum sebebini "arkadaslari dovmustur" diye gecistiren makam sahiplerini, yuksekten dusmus diye basitlestirilmis can kayiplarini; cenazeye bile saygi gosteremeyen bazi siyasileri; tum bunlarin ic dunyamda yasattiklarini; bu yasima kadar hic olmadigi kadar secimlere inanmisligimi; bir anne olarak gozyaslarimi, uykusuzlugumu, uykusuzluk yuzunden girdigim sitelerde okuduklarim sonucu cildirmaya ramak kala tum dunyaya haykirmak istedigim kufurlerimi; bir millet nasil bu kadar kor olur diye hayiflanmalarimi anlatmam lazim.

Birseyler yazmam lazim bugun. Belki cok uzaklara duyururum sesimi ve o cok uzaklarda birinin vicdanina dokunurum da bir degisim baslar umidiyle birseyler yazmam lazim. Bir kelebek gibi burada kanat cirpip orada ruzgarini duyurmam lazim.

Ama gel gor ki bunlarin hicbirini yazmak kolay degil bu gunlerde. Artik kimse olmesin simdilik bana yeter.....

9 Mart 2014 Pazar

Erkek Analarına 8 Mart Notu

Eyyy erkek anaları; bu notum sizedir!!! Her sevgililer günü, her kadınlar günü, her bilmemneyi anma zımbırtı gününde kadınız diyerekten erkeklerden güzellik bekleyeceğinize aksiyona geçin derim ben...

Aslansın paşamsın diye sırtını sıvazladığınız çocuklarınıza sırf erkek doğdular diye, herşeyi, istedikleri her an, alamayabileceklerini öğretin biraz da..Mesela kaybedebileceklerini öğrensinler...Onlara hayır demekten çekinmeyin ki kendilerine de hayır denebileceğini görsünler..Görsünler de hayır cevabı aldıkları kadınları kaybetme içgüdüsü ile sokak ortasında katletmesinler..Aşk, ölüm, kalp yarası ile başetmeyi öğretin onlara...Öğretin ki birgün karıları, sevgilileri, nişanlıları ayrılmak istediğinde "insan" gibi acılarını çekip yola devam etmeyi başarabilsinler..Sadece "o" kadının dünya üzerindeki son kadın olduğunu düşünmesine izin vermeyecek analitik zeka ile yetiştirin çocuklarınızı..Öyle ki biz kadınlar, dünya üzerinde soyu tükenen son nesil değiliz; elbet bir başka aşk, sevda bekler onları kapıda...Ve bunların hepsinin başında eyyy siz erkek evlat anaları, öncelikle kendi beyninizden başlayın değişime..En eğitimlinizin de egolarının bir kenarında yer eden, erkek çocuk doğurmakla elde ettiğini sandığı o üst düzey makamın gerçekte var olmadığını, hayalden ibaret olduğunu anlayın... 

Bu şekilde yetiştirmeye başladığınız çocuklarınız sayesinde en iyi ihtimalle 10-12 yıl sonra kadınlar gününün bir anlamı olabilecek bu ülkede...Onun için 2024ün 8 Mart'ında görüşmek üzere...

3 Mart 2014 Pazartesi

Garipçe Bir Yer

 
 
Adı gibi garip; garipleşmiş...Garipçe bir yer...Bilim-kurgu filmlerinden fırlamışçasına çift başlı, güzel yüzlü, ve ucubik...Yıllar öncesinde, pırıl pırıl denizinin dibinde fotoğraf çektirdiğim, yıllar sonra aynı yerde gözlerimin dolduğu bir garip mahvoluş...Gökyüzünün uçsuz bucaksızlığını yırtarcasına arşa kafa tutan devasa beton birikintisinin, bu eşsiz manzaranın ortasındaki manasızlığının ironisi...

Öte yandan adının hissettirdikleri gibi bir garip umut; trafikteki eziyetin sonlanmasına dair...Aksini bile bile, yine de ummak kesilen ağaçların yerine yenilerinin geleceği ihtimalini...İçindeki tüm zehri kusan bir canavar gibi iğrenç ve çaresiz...

Bu kadar kötülüğün arasında yine de ayakta kalmaya çalışan bir balıkçı köyü, Asmaaltı'nda evinizin minik salonunda oturmuşcasına rahat, huzurlu bir kahvaltı keyfi ve herşeye rağmen henüz bozulmamış mis gibi bir hava...

Yani bir yanı yeşil, bir yanı mavi, bu tabloda en olmayacak yeri; tam da ortası gri, çirkin, beton, pis; işte öyle garip bir yer olmuş Garipçe...