5 Şubat 2010 Cuma

Hayat Çizgisi

İnsanlar ilk doğduklarında avuçlarına daha kazınmamış olurmuş hayat çizgileri. Fakat gelin görün ki doğumun 40. gününde beliriverirmiş o minicik avuçlarında hayatlarının yol haritası. Neden 40 gün diye soracak olursanız; 40 gün boyunca melekler eşlik edermiş o minicik bedenlere ki bu dünyaya onları alıştırsınlar. 41. gününde bu mecarada kendi başına kalırmış yeni doğmuş ruhlar. Ölüm de doğumun tam zıttı ya, ölümden sonra da 40'ını beklememizin nedeni buymuş sevdiklerimizin. Onda da öte tarafa hazırlamaya çalışırlarmış melekler o koskoca ruhları.

Kitap da benim için böyle birşey. İlk elime aldığımda 40. sayfasına kadar nerede ve nasıl bir kurgu içerisinde olduğumu bilemediğim, sonra hızına yetişemediğim bir süratle akıp giden, bitiveren ve o muhteşem sondan sonra 40 gün boyunca dilimden düşüremediğim, her biri ayrı bir hayat çizgisi...

Peki ben kim miyim? Bazen mahsun bazen sevecen bazen iyi bazen kötü bazen kolu kanadı kırık bazen en yüksek dağların tepelerinde ama nasıl olursa olsun hep o büyülü sayfalar arasında sefere çıkmış bir gezgin...

İşte bu blog da tam da bunun için hazırlandı. O sayfalarda, o çizgilerde, hayatın hiçbir dönemecinde yalnız olmayan bir gezgine eşlik edesiniz diye...

İyi yolculuklar,