15 Mayıs 2012 Salı

KOMMAGENE


Her tatil dönüşünüzde yakınlarınız "yediğiniz içtiğiniz sizin olsun gezdiğiniz gördüklerinizi anlatın" derler ya hep; bu gezimiz için malesef gezip gördüklerimizin yanında çoğunlukla ve hep yiyip içtiklerimizi anlatacağım sizlere :)

Hamileliğimin sonlarına doğru, bebişimiz geldikten sonra bir daha böyle bir geziye uzunca bir süre zamanımız ve imkanımız olmaz düşüncesiyle planımızı yapıp uçağa atlayıp minik bir GAP turu yapmak üzere eşimin memleketine Antep'e (nam-ı değer Ayıntap) uçtuk. Tatil programımız aynı bir tur mantığı ile hazırlanmış, hangi gün nereye gideceğimiz nereleri göreceğimiz ve dahası nerede neler yiyeceğimiz haftalar öncesinden belirlenmişti. Şaka maka bunu hazırlarken içimden çoğu zaman hayatımın bir yerinde muhakkak bu tur işine girmeliyim diye geçirip durduğum anlar oldu :) En nihayetinde elimizde yapılacaklar listemiz, sabah kaçta kalkılıp evden çıkılacağına kadar her anımız planlanmış bir şekilde Antep'teki evimize ulaştık. Bu gezi aynı zamanda bize uzun süredir görüşemediğimiz ve hasret kaldığımız akrabalarımızı kısa süre de olsa görme imkanı sağlamıştı. Onlarla beraber oturup aynı masada aynı yemeklere kaşık attıkça ruhumun derinliklerinde derin bir "ohhhhh" çektim; huzur, mutluluk bu olsa gerekti.

Yani size bu yazı dizisinde, Antep-Urfa-Adıyaman-Nemrut u içerisine alan o büyük Komagene imparatorluğu topraklarında yaşadıklarımızı, yediğimiz o unutulmaz yemekleri, gördüğümüz ve binlerce yıl öncesinde yaşamış o insanların o zamanın imkanlarıyla meydana getirdikleri o şahane mekanları anlatıyor olacağım.

Çektiğim resimleri de bilgisayarıma yükledikten sonra Antep'ten başlamak üzere o büyüleyici anları sizlerle sırasıyla paylaşıyor olacağım :) az biraz sabır :)

Umuyorum ki orada bir yerlerde bu sayfayı takip eden birileri varsa, bu yazı dizisinden sonra yollarını bir şekilde o topraklara düşürürler.

TO BE CONTINUED...

:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder